6 Kasım 2014 Perşembe

Aylak Mühendis-II


Her zamanki gibi olmasa da canım istediği için okula gittiğim bir gün.O yüzden erkenden yola çıkıyorum.Normalde 20 dakkika sürecek bir yolculuk için neden evden 1,5 saat önce çıktığım konusuna geleceğim.Şimdi konumuza dönelim.Bir fotoğrafçının önünden geçiyorum.Tabelada  ‘Dış Çekim’ yazıyor. Onu ‘Diş Çekimi’ anlıyorum.Vay be diyorum , ne maharetli fotoğrafçıymış diş bile çekiyor.Hatta kendi kendime bunun için hangi kurumdan nasıl izin almış diye düşünüp yolda yürümeye devam ederken bir anda fark ediyorum.Ben nasıl bir salağım.Ben nasıl mühendis oldum lan! Tevekkeli değil aynı dersi 4. defa aldığımda geçmiş olmam.Neyse salaklığımı geçelim yol konusuna dönelim.Şimdi bizim ordan okula giden hiçbir arabaya bir başka kişiyle kıç teması olmadan gitmem teknik olarak mümkün değil.Bir sinek düşünün cama yapışmış ama ölmemiş can çekişiyor.İşte o kalabalık otobüse bindiğimde benim durumum tam olarak bu.Üstelik  şoförün görüp yolcuların görmediği arkadaki yer de hep merak konusu.Bir de yaz oldu mu güzide halkımız buram buram kokuyor.Bir gün önce ne yediyse terden analiz edebiliriz.O yüzden sabahları yarım saatlik bir yürüyüşün ardından ana durağa geliyorum.Ana durakta babam binse ayakta kalsa yer vermem .Tanımamazlığa gelirim .’Hacı dayı sakal bıyık tanıdık gibi ama çıkaramadım’ derim.Hem her sakallıyı dedemiz sanırsak ohooo.Tabi sorunlar bununla bitmiyor.Günün hangi saatinde nereden binersem güneşin geliş açısıyla otobüsün kendi gölgesinin nereye düşeceğini hesaplayıp o tarafa binmek çok önemli.Otobüsle bir saatlik keyifli(!) bir yolculuğun ardından da okulumuza ulaşıyorum.Sonra efendim niye geç kaldınız!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder