6 Kasım 2014 Perşembe

Kanser

Genlerinde olumcul hastalik izleri tasiyan biri olarak tum hayatim boyunca hastanelere gitmekten cekindim. Cunku hastaneler bellegime isin tedavileri, kemoterapiler, bitmek tukenmek bilmeyen tetkik amacli parca almalar ve neticede komanin sonunda gelen olumleri cagristirdi. Hastaneler birini kaybetmek demekti. Her bayram elini optugum birini. Ziyaretine gittigimde acsindir deyip ne varsa hazirladigiyla beni doyuran birini. En hinzir guluslerin sahibini. Birini kaybettiginizde asil sizi acitan biraktigi boslukta anilarin telassiz bir huzunle kaybolup gitmesiydi. Yavasca acitarak...Once elimi tutup beni goturdugu parki unuttum, sonra neseli guzel gunleri. O insanin biraktigi izler kalin cizgilerden sadece dikkatle bakildiginda gorunebilen toz zerreciklerine donustu. Geriye komada belirsiz donuk bir bakis. Mutlu anilariniza nakis gibi islediginiz insanlar hayatinizdan gittiklerinde yerinde kalan sadece bayramlarda ziyaret ettiginiz bir avuc topraga bulanmis derin bir yalnizlik hissi oluyor. Her kayip bir avuc toprak!
4 yasindayken ogrenmistim hicbir seyin sonsuza kadar surmedigini ve olumun soguk tatsiz adini . Dedemin babasinin (buyuk buyuk babam demek yapay gelmistir hep) salonun ortasina konmus beyaz ortuler altindaki sismis cansiz bedeniydi. Agit yakip, gozyasi doken kiz ve erkek evlatlardi. Ve gozyaslarina karisan belli belirsiz dualardi.Korkuyla bakan torun gozleriydi. Dedeye dair anlatilardi. Ve daha fazla sismesin diye cansiz bedenine birakilmis bicakti. Butun detaylari silik hatiranin en gri, en metal ve en parlak rengiydi bicak. Buyuk boy ekmek bicagi. Sevdiklerimizle aramizdaki bagi kesip atan kesici alet. Bu yuzden azrail canlandirmalarinda ben orak yerinde buyuk boy ekmek bicagi olmasi gerektigini dusunmusumdur hep!
Bugun hala bicaklardan korkarim. Sevdiklerimin elinden bicagi almam kazara dusman eder de bizi ayirir diye.Sonra olum giderek artan sikliklarla hatirlatmayi surdurdu kendisini. Orta okulda inthar ettigini duydugum okul arkadasim oldu.Lise de cikan kavgada bicaklanan daha 17 yasindaki delikanli. Universitede askinin karsiligini alamadigi icin sevdigi kizi ve sonra kendisini olduren cilgin asik.Hizla aramizdaki mesafe daraldi onunla. Her hamlesinde daha yakinima sokuldu ve farketmek bir hayli zaman aldi.
Bir gun geldi adi degisti kanser oldu. Yillarca suren tedaviler ve caresizlik oldu. Caresizlik dunyadaki en buyuk hastaligi olacak, dedemi aldi herkes kanser olan annanemin olumune hazirlanmisken.Sevdigi insan hergun gozlerinin onunde erirken elden bir sey gelmemesiydi hastaligi.Olumun ironik mizahini tattik. Bir kac ay sonra ironiye son verip annanemi de aldi.Vitrine dizdigi guzel esyalar, altina yerlestirdigi danteller ve salonda asili aile resmi. Hepsi boynu bukuk kaldi, anlamsizlasti . Benim yalnizligima bir avuc toprak daha attildi.
Ikinci adiyla ailemize ugramayi surdurdu. Mabedim, yasam amacim annemi sarsti. Saclarini aldi belki omrunden birkac yili. Sonra pesini birakti cok sukur. Sonra komsu teyzemize, ust komsunun 50 yillik esine, kucuk masum cocuk yuzlerine ve filmlerini izleyerek buyudugumuz dev cinarlara, sarkilariyla aska geldigimiz guzel yurekli adamlara bulasti. Kim varsa yasami anlamli kilan iste silip supurdu tum acgozluluguyle.

Benim ise savasacak gucum oldugundan emin degilim. Korkarim ki benden aldiklari o kadar artacak ki gun gelecek aldiklarina katilmayi yasamimi dolduran yalnizlik hissine tercih edecegim.
Genlerimde olumu tasidigimi bilerek yaktigim sigara da tam da bu yuzden!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder