20 Kasım 2014 Perşembe

Klise


Ne kadar vakit oldu görüşmeyeli? Bir gün ara sen beni yada ben seni arayayım ne farkeder ki?
Sonra denize en yakın kafeye gidelim senle.Denizi en güzel gören masayı bulup oturalım, birileri varsa onlara
sinirli bakışlar atalım, bunlar da gitse rahat rahat konuşsak tadında.Yiyecek birşeyler isteyelim garsondan.Menu getirmesin hiç. "Siz ne tavsiye edersiniz?" deyip hala samimiyetin kaldığı bir yer varmış gibi yapalım. Az sonra gelecek hesabın deniz manzarasıyla şişirileceğini bilmiyor taklidi yaparak.Gözlerin önce masada,sonra ellerimde sonra dışarda olsun, deniz üstünde uzun bir süre gezsin gözlerin. Bu esnada rüzgar, denizi yalayıp geçsin hem de hiçbir erotik amacı olmadan yapsın bunu.Bu denize sürekli bakıyor olsaydık aynı derecede güzel olur muydu? Biz ayrılmamış olsaydık sen bu kadar güzel olur muydun? Bir sürü soruluk sessizlik.Sessizlik ne kadar sürebilirse o kadar sürsün işte.Sen sessizliğe daha fazla dayanama, ‘Havalar da epey soğudu’ klişesini yap.Söylediğin anda pişman ol,Ben ’sen söylemesen ben söyleyecektim zaten,birinin bunu yapması
gerekiyordu’ deyip seni rahatlatayım. Sözünü onaylamak için ellerimi sıcak çay bardağıyla ısıtıyor gibi yapayım. Evet ya diyeyim, ‘Serbest piyasada Dünya’nın dengesini borsa endeksleriyle işleme soktuk.Şimdi baharda kıçımız donar oldu.’
Argo kelimelerden kaçınmaya çalışayım.Kıça Popo diyeyim mesela.Sen utangaç gül elbet hiç fırsatı kaçırma.
Seni bana bir kez daha sevdiriyor.Bu seni sen yapıyor.Diğer insanların da onlar.Bir süre masada ne var ne yoksa onları yiyelim ve yerken de gıda teröründen bahsedelim, bu sefer de,
‘Hiç birşeyin eski tadı kalmadı de.’Ben de diyeyim ki ‘hiç bir denetim yok yediklerimizde.Adamlar
balık kokan domates de yedirir bize canları isterse domates kokan balık da. ‘ Bunu düşünmek bile
rahatsız etsin seni, yüzünü buruştur .O an gözümde sevmediği yemeği yemeye zorlanan küçük kız çocuğu ol.Ben tüm cesaretimi,korkularımı ve sevgimi gözlerimde biriktirip el çabukluğuyla gözümden sileyim.Gözlerine
bakmak cesaretim olmaz, Sen diyeyim ne olur bana gerçeği söyle, Ama bunu ‘Üç aylık ömrünüz
kaldı ! ‘ yada ‘Hiçbir şeyiniz yok gayet sağlıklısınız.’ diyen bir doktorun ciddiyeti ve umursamazlığıyla yap.
Nasılsa ölecek olan sen değilsin.Sonra birkaç saniye geçsin,cevapsız.Sen çenemi tut bakışlarını bakışlarıma
dayayıver. Ellerimi al avuçlarında ısınsınlar diye.Tek bir şey söyle : “Gözlerini özledim!”…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder